Hür Tartışma Mekânı
AKIL, FİKİR ve ZİKİR TUTULMASI
AKIL
Ünlü uzman Aytunç Altındal “esrârengiz” bir durumla mücadele ediyormuş. Âniden ortaya çıkan ve bütün vücudunu saran kanserle ilgili ciddi bir suikast şüphesi gündemdeymiş. Doktorlar da durumu anormal olarak görmüş12 Mart döneminde işkencede bir böbreğini kaybeden Altındal (doğru mudur bilmem ama muhtemeldir), bugünlerde kanserle mücadele ediyormuş. Âniden ortaya çıkan ve bütün vücudunu saran bu hastalıkla ilgili ciddi bir suikast şüphesi de gündemdeymiş.
Şimdi sıkı duralım:
50 sene süreyle günde iki paket sigara içtiğini söyleyen Altındal, “kanser bir ayda hızlı yayıldı” derken, doktorlara göre hastalığın bu kadar hızlı yayılmasında bir anormâllik varmış.
A Haber, Aytunç Altındal ile Âlp Dağları'nın eteklerinde bir evde konuşmuş (herhâlde çok gizli Mason mahfillerinden birisidir, biz bilmesek de o biliyor ya), o da durumu şöyle anlatmış: “Biyopsiler yapılmıştı, iki ay öncesine kadar tertemiz çıkmıştı. Sonra bir ay içinde bütün vücudumu saran kanserle karşılaştık. Doktorlar çok şaşırdı. Nükleer tıp merkezi 'bunda bir gariplik var, vücudunuza kanser ilâcı verilmiş olabilir' dedi. Doktorlar böyle bir tertip var mı onu araştırıyor. Ama bütün belirtiler bir tertibi gösteriyor”.
Büyük komplo teorisyenine çok yakışan bir tahlil, aklı hep bunlara çalıştığı için şaşırmadım da...
Yâhu, 50 sene günde 2 paket tüttürdükten sonra, kızamık mı olacaktı bu büyük âlim!
FİKİR
İstanbul’da ve bilhassa Taksim’de tam anlamıyla bir iç savaş provası yaşandı. SIKIYÖNETİM ilân edildi. Artık her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran hukûmet, müstakbel pâdişahın emri ve gözlerinden zekâ fışkıran “marjinal azınlık târifçisi” İstanbul Vâlisi Hüseyin Avni Mutlu, 1 Mayıs'ta yaralananlarla ilgili yaptığı açıklamada "Yaralıların üçü de militandır. Dilan adlı kızımız da yaralıdır. Dilan örgüt üyesidir, marjinal grup üyesidir. Bizde kayıtları vardır. Çatışma içindedir. Tam bir radikal mensuptur. Yaptığımız hiçbir eksik ve yanlış işlem yoktur. Dünyânın ne kadar mahkemesi varsa, ülkemizde ne kadar mahkeme varsa müracaat edilebilir. Aldığımız karar kendi vicdanımda fevkalaâde doğrudur".
Böylesine adamların müthiş ve öldürücü derecede dirayetli müdahaleleri sonucunda genç, yaşlı, hasta filân demeden herkesin gözüne ve gönlüne biber gazı sıkarak halktaki nefret, isyan ve intikam duygularını perçinlediler. Buna, uygulamada, faşizm denir.
Emperyalizmin plânları adım adım uygulanıyor ve Allah’tan gene acele ediyorlar. Bakın dün İsrail savaş uçakları, Suriye’yi nokta hedefiyle vurdu.
Suriyeliler de bizim polisleri, vatandaşları vurdu.
Başbakanımız gene medyaya çattı ve “şiddetle cezalandıracağız” dedi bütün yandaş medyada.
Peki kimi?
O belli değil.
Sevmediği herkesi belli ki…
Yâni Türk milliyetçilerini, Kürt etnik milliyetçiliğini, Ateistleri, Komünistleri ve tabii ki Suriye’yi.
Ordun yok, silâhların ellerin kontrolünde, eminim ki beddua ile cezalandıracaksın Sayın Başbakanım!
ZİKİR
İşimiz hep Allah’a bırakılıyor, KOBİ’ler batıyor ama biz hep dua edyoruz!
Bunların hepsi Youtube'da mevcut olan videolar. Ne baştakileri, ne de en sonuncuyu kimseleri alaya almak için mekâna koydum. Bu tür zikirler, mistik veya ezoterik özellikli danslar ve sâirenin hepsi de o kültür ikliminin sosyal ihtiyaçlarından doğmuştur. Bizde dervişler "Hû (Allah)" diyerek transa girer, daha uzak Şark'ta başka türlüdür, bâzıları da düşmanı korkutup hâkimiyetin kimde olduğunu anlatmak içindir (Haka dansı gibi).
Sonuncusu ise vahşi kapitalizmin bütün bunları nasıl kullandığının trajikomik bir örneği...
***
İlginç bir tesbitim var: Sanki bunlar hiç beklenmeyen şeylermiş gibi, ne kadar milliyetçi/ulusalcı kesim varsa, şimdi ilk defa aşırı tepkiler veriyorlar.
Hâttâ yaşı ilerlemiş bir meslekdaşım olan Dr. Melâhat Hanım, kalkıp beni Recep Tayyip Erdoğan gibi düşünmekle itham edebildi (önceki yorumlarda görebilirsiniz); neymiş, ben Doğu Perinçek nâmlı şahsın kim ve ne olduğunu yazmışım da ondan.
El insaf yâhu!
Yazdıklarımdan dolayı başıma iş geleceğinden endişe eden karım bile isyan etti!
Tek memnun olduğum husus şu ki, bu hararetli ve “solcu” ulusalcılarımız nihâyet uyandılar ve kollektif, fevrîce, bağır çağır tepkiler veriyorlar.
Demek ki nihâyet gerçekten uyanıyorlar.
Hep derim…
Bu millet mazotlu motor gibidir.
Geç tutuşur.
Ama iyi çalışır.
Hadi hayırlısı…
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 04 Mayıs 2013 Cumartesi
Güncelleme 06.06.2015: Ben de araştırmacı ve haberi kovalayan yönümü çalıştırdım, bugün bana bir arkadaşı vâsıtasıyla ulaşan bilgiye dayanarak şu fotoğrafı ekliyorum:
Bu bir simge, acaba bâzı maddelerin de tesiriyle kedinden geçen birileri mi var, zikirlerde olduğu gibi...
Bir de şu şâheser eklendi:
https://www.facebook.com/photo.php?v=111534152390577&set=vb.161723033856743&type=2&theater
Tıklayıın, seyredin...
Allah geçinden versin de, IMF'ye olan borçların ödendiğini iddia edecek kadar gerçeklerden kopmuş hâlde.